Sıcak Ağustos günleri, ilk haftalar.. Orada, Beyoğlu Parmakkapı aralığı sıkıştık. Karşıdan gelenler.. sağa kaçtık ve kitaplarla karşılaştık.
Sokak hemen orası. Sergi kitap.. çekiyor insanı, baktım. O sırada kalın kaşlı, yaşından beklenmeyen, erken büyümüş bir ses arkadan sokuldu. Omuzum üzerinde ses.
Gördüm, ne bir cüce ne de bir çocuk. Beş kitap rafı kadar boy! Yardım edebilir miyim? Şimdi bakın! Olacak şey değil!
Kitaplar konusunda ne bir cüce ne bir çocuk olan ses, bana yardım edecek! Nasıl! Şaşırdınız mı? Fakat yanılmayın!
Boyu kadar kitap okumuş bu adam! Burada doğmuş, büyümüş (1998) İlhan Talu. Salt kitapların değil, Kelepir adlı işyerinin de sahibi gibi davranınca durdum. Solda kalabalık kervan gibi birbirine zincirli akıntı bana sürtünerek akıp gitti, artçıları da sona erdi.
Şöyle topuğumun üstünde dönüp çevreye baktım! Burası neresi? Neredeyim, diye yüksek sesle sordum. Bilici gibi; 'Bura Büyükparmakkapı' dedi sokulan ne cüce ne çocuk.
Düzgün bir Türkçe ile diyalog böyle başladı. 1998 Beyoğlu doğumlu İlhan Talu ile söyleşiyi şimdi birlikte izleyelim.
Sevgi, içtenlik...Tekin: Buranın sahibi misiniz, yoksa burada mı çalışıyorsunuz? Kendinizi tanıtır mısınız?
İlhan: Ben İlhan Talu, 1998’de Beyoğlu’nda doğdum, burada çalışıyorum.
T: Kendi isteğinle mi buradasın İlhan? Nasıl oldu da tanıdın kitapları?
İ: Geldim! Burda çalışmaya başladım işte.
T: Buraya gelmeden önce kitap yok mu?
İ: Vardı yani okulda. Ben okuyordum yani.
T: Okulda okul kitapları vardı, okudun.. annenin, babanın da kitapları var mı? Ne iş yapıyorlar?
İ: Onlar! Onlarda yok yani. Babam avize yapıyor, annem ev hanımı.
T: Peki evinizde kitap yok! Sen kitaba nasıl ulaştın, okuduğun kitaplar! Dayı, amca, komşu.. kitap kimde var?
İ: Yok! Yok yani kitap okulda yani.. böyle...
T: Okulda! Okul olmasın! İlk okuduğun hangi serüven...
İ: Hangi kitap.. Atilla İlhan.. şiirlerini okumuştum.
T: Şimdi 12 yaşındasın ve şiirler okudun...
İ: Evet, ilkten. İlkten şiir okumaya başladım,
T: Ezberinde şiir var mı, birkaç tane dize...
İ: Yok maalesef! Yok!
T: Peki bana bir kitap söyle, tavsiye edeceğin kitap var mı?
İ: Size göre mi?
T: Senin zevk aldığın, okurken haz duyduğun bir kitap var mı? İsim olarak söylesen yeter. Aklına gelen bir kitap...
İ: Stephen King’ler falan.
T: Tamam, Stephen King, fantezi.. yazmayı düşünüyor musun İlhan?
İ: Ben şiir yazıyorum da yani.
T: Şiir.. daha sonra belki başka türlerde yazarsın! Kitabı bana tanımlar mısın.. kitap nedir? Nedir? Nasıl bir şey?
İ: Kitap işte, insanın içini ferahlatan yani. Yani, şey yani sıkıntını çözen. İşte.. hayatını değiştiren.
T: Senden büyük kardeşlerinin de kitapları var mı? Kaç yaşında en büyüğü?
İ: Evet. En büyüğü 17 yaşında ablam.
T: Onun kitaplarıyla mı başladı sendeki merak.. belki.. mi?
İ: Yok! Yani ben burda daha çok kitap okumaya başladım.
T: İstediğin kitabı alıp okuyabiliyorsun burada, onun dışında cep harçlığı da çıkıyor mu, okul harçlığı? Hangi okula gidiyorsun?
İ: Okul harçlığı çıkıyor. Taksim İlköğretim okulu, orta ikiye geçtim. Yazın burda çalışıyorum, kışın da.. okul sonrası...
T: Kitabı görünce ne hissediyorsun bir kitap gördün ne hissediyorsun senin olmasını istiyor musun? En çok eski kitaplar mı seni çekiyor yoksa yeni parlak ciltliler mi? Daha çok nesine bakıyorsun, seni çeken ne oluyor, renk mi, isim mi kitabın adı mı yazarı mı?
İ: Yazarı.. Yazarı...
T: Tanıdığın yazar isimlerinden bana verebilir misin?
İ: Aziz Nesin, Atilla İlhan.. işte.. şairlerden de söyleyim mi, Cemal Süreyya. Reşat Nuri Güntekin...
T: Bir tane daha söyle beş olsun...
İ: Şey... Halide Edip Adıvar,...
T: Bunlardan hepsinden birer tane okudun mu?
İ: Evet! Sinekli Bakkal’ı okudum.
T: İnsanlara kitap için ne mesajınız olacak İlhan?
İ: Onlar da okusunlar yani.. sıkıntılarını çözer kitap.. yani.. hayatlarını değiştirir.8 Ağustos 2010 Beyoğlu, Büyükparmakkapı, İstanbul
Fotoğraflar; Feryal Özkale Sönmez
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder