11 Eylül 2011 Pazar

Denizler Kitabevi kurucusu Turgay Erol söyleşisi, 51. yayın, on beş sahaf ve kitapçı sonrası denizlere açıldık...

2003’e kadar... kıyılar rehberi olmayan bir Türkiye’de kaptan Turgay Erol bir boşluğu doldurmak için, bir ilke imza atıyor.

‘Yapmaya çalıştığım ufak tefek koleksiyonları, hepsini elimden çıkararak İstanbul’u gezip ne kadar denizcilikle ilgili kitap varsa toplamak istedim,’ diyor.

Bu satırların yazarı da başlangıçta ileriye bir hedef koydu. Sahaflar ve kitap tarihi konusunda bir şey yapılmayan Türkiye’de 04 Nisan 2010 günü bir sunum yaptı: ‘Bu konuda boşluk gördüğüm için, ‘Kitapçılar ve Sahaflar’ başlıklı blog yayına girdi. Kitaplar üzerine kısa sözler, yorum, görsellik arada bir güncel yazımla sunulacak,’ sözleriyle uzaya ilk sözcükleri yaydı. Bugün 11 Eylül 2011. Aradan aylar haftalar geçti ve şimdi ne oluyor? Denizler fatihi olacak değil bu satırların yazarı.

Tüm bunlar adına kitap denilen ve her konuda işlev yüklenen, kağıt uygarlığı ile doruğa varan bir olgu için. Kitap için. Evet bu uygarlık kağıt üzerinde yükseldi ve bugünlere geldi. Kitap için yola çıktı, sahaf söyleşileri geldi. Türkiye’de bu derlitoplu bir ilk çalışma oldu. Çıkış ilkesi olarak: ‘Kitaplar üzerine kısa sözler, sahaflarla söyleşiler burada yayımlanacak,’ dedim.

Sonuç olarak ne oldu? On beş genç, ünlü, ünsüz, tanınmış sahaf ve kitapçılarla yapılan ve burada sunulan söyleşilerden sonra denizlere açılma vakti gelmiş demektir! Neden denizler? Kaptan Turgay Bey bunun yanıtını veriyor.
Sevgi içtenlik...

Tekin SonMez, 11 Eylül 2011, Pera, BeyoğluTurgay Bey, ‘..denizcilikle ilgili kitap toplamak istedim,’ dedin. Doğum 1967. Hangi yıl bu kitap toplama başladı?

84-85 yıllarında. Tabii öğrenciydim o zamanlar. Evet, şanslıydım aslında, şanslıydım, çünkü birbirine benzeyen iki üç tane bir şey olduğu zaman hemen onun koleksiyonunu yapmaya çalışıyordum ben.

Biriktirme duygusu, dizi yapma coşkusu.. nasıl başladı?

Evet! 1973’te yedi yaşındayken, işte, sigara içilmezdi evimizde ama, gelen insanlar, bu, tabii yabancı, işte Malrboro vesaire.. benim yaklaşık yani 81 senesine kadar, yani yedi yaşından on dört yaşına kadar 125 çeşit sigara paketi koleksiyonum vardı.

Biraz önce bu dikkatimi çekti. Bir vurgu gerekiyor. Evde sigara içilmediği halde.. biriltirme duygusu, dizi yapma..

Tabii. Ama her yurt dışına giden gelenden bir paket isterdim hem de dolu biriktirirdim.

Dolu.. dolu paketler ve sıgara içilmiyor.. bu hangi yıl?

İşte 73’le 81 yılları arasında, fakat o sıralarda serbest bırakıldı mesela, serbest bırakılınca vazgeçtim ben de. Ama o zaman maskotlar vardı, peçete koleksiyonları mesela.

Kibrit kutusu belki. Ben boş kibrit kutularını toplardım, tren yapardım onlarla bunun gibi mi?

Kibrit kutum yoktu ama, ablamın peçete koleksiyonunu çikolata vererek devraldığımı hatırlıyorum.

Şimdi durun bakalım ailenin tarihine giriyoruz. Kaç kardeş?

Üç kardeştik. Babam Amerikan Haberalma Merkezinde çalışırdı, orada çok güzel peçeteler olurdu. Özellikle bu happy hourlarda ve yılbaşı partilerinde, özenirdim tabii. Ama ablam toplardı onları, sonra bir gün onları devraldım.

Bir çikolatayla, yetti.. çok güzel.. buradan Denizler Kitabevine bir yol bulup çıkacağız galiba.

Sonuç olarak da İstanbul’da veya Türkiye’de denizcilikle ilgili ihtisaslaşmış herhangi bir kitabevinin olmadığını görünce ki o sıralarda okulun sağladığı gemi gezileri sayesinde yurt dışına da gidip geliyorduk. Biliyorsunuz her limana yakın yerde denizclikle ilgli kitapların satıldığı yan yana birçok dükkanı görürsünüz. Buna gerçekten gıptayla bakmıştım ve Denizler Kitabevi mevzusu aslında o zaman oluştu.

Türkiye’de, İstanbul’da, Beyoğlu’nda.. böyle bir şey yoktu.
Yani yoktu böyle bir Denizler Kitabevi, devir falan değil, bunu Turgay Erol kurdu. Böyle mi?

Evet/hayır, bir tek Deniz Kuvvetleri’nin Kasımpaşa’daki kendi yayınlarını üretip sattıkları, toptan, elli tane yüz tane kitap varsa var ki onu da bulamazdınız, bütün tedavülden kalkmış kitaplardı.

Böylece bir kurucuyla karşı karşıyayız. Beyoğlu İstiklal Caddesinde bu konuda ilk kez, bu branşta bir kitabevi kuruyor Turgay Bey. Bu kurucu ile karşı karşıyayız. Müthiş...

Evet.. daha sonra tabii ki, bu kitabevini açmak için Donanma’dan ayrılmam gerekiyordu. Onu bir şekilde hallettim. daha sonra da denizciliği gerçekten.. Denizci olabilmek için de ehliyetim de vardı tabii ki, bunu yaşamak gerekiyordu, kitabevini 1993’te açtıktan sonra, (Rejans’ın yanındaydı o zaman) ben tekrar denize çıktım ve iki, iki buçuk sene denizde çalıştım. Kitabevimiz vardı o sırada.

Söyleşi: 26 Ağustos 2011, İstanbul, Beyoğlu
Fotoğraflar: Feryal Özkale Sönmez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder